FUKAHA-İ
KİRAMIN NAKİLLERİNİN
HULASASI
VE BA’ZI İZAHAT
|
|
HÜKÜMLERİN EN AŞAĞI MERTEBESİ VERİLİR |
|
Fukahanın
adeti; yukarıda beyan edildiği veçhile bir şeyin hükm-ü şer’isini beyan ederler
iken en aşağı mertebesini beyan ederler. Mesela kıraetin vacib mikdarı dendi mi; en
aşağı mikdarı ne ise yalnız onu söylemekle iktifa ederler. Yukarısı zaten onun
içinde dahil olur. Eğer ondan sonra (yahut) kelimesiyle bir şey daha söyleyecek
olurlarsa Ev (yahut) kelimesinin altındaki sözün üstündeki sözden muhakkak bir
noksan yeri olacaktır. Ev (yahut) kelimesiyle onun noksanına işaret etmiş
bulunacaktır. Bianenaleyh (mülteka) nın (Fatiha ve bir sure) denesiyle kıraetin vacib
ve okunması şer’an matlub olan miktarı bundan ibaret olduğu taayyün etmişti.
Bundan sonra bu vazifeyi tamamiyle görecek bir şey daha olamaz ama bu vazifeyi eksik
olarak görebilecek bir şey daha olabilir. O zaman (yahut) kelimesiyle onun eksikliğine
işaret ederek isterse onu da söyler, istemezse hiç de söylemez. Çünkü o matlub bir
şey değildir. Yalnız şayet bir adamın başına gelecek olursa hükmü ne olacağını
beyan etmekten ibarettir. Nitekim kitabların pek çoğunda kıraetin vacib mikdarı
fatiha ve zammı sure, der geçer gider. Kimi de yahut kelimesiyle noksanına işaret
ederek söyler. (Mülketa) de söylemiştir (Yuhut istediği sureden üç ayet okur)
demiştir ve bu söziyle her ne kadar vacib ve
okunması şer’an matbul olan bu olmayıp tam sure okumak ise de lakin bu da en
kısa bir sure kuvvetine haiz olduğundan bilfarz bir adem böyle okuyuverecek olursa
vacibi terk etti denmez. Yalnız vazifesini gayr-i matlub şekilde ifa ettiği için
kerahatten de kurtulamaz manasını ifade etmiş olur. (Damad) ın “Zira
Aleyhisselavatü Vesselam Efendimiz hiç terk etmeksizin buna devam buyurmuştur”
sözünden maksadı üç ayet olmayıp sure olduğuna aşağıdaki şu sözü de delalet
etmektedir: (Damad) diyor ki (Münye) kitabında bir adam Fatihadan sonra bir ayet yahut
iki ayet okursa kerahetten kurtulamaz. Eğer üç ayet okursa o zaman kerahatten kurtulur,
ama yine de istihbab derecesine varamaz diyor (7). |